Evvela Ankara'dan İstanbul yoluyla İzmir'e gittik. İzmir Maarif müdürü Nail Bey delaletiyle İzmir'in güzide musikişinaslarından ve mahalli musikisine vakıf zatlardan mürekkep bir komisyon teşkil ve milli kütüphanede içtimaa ile onların fikirlerini dinledik ve verdiğimiz karar veçhile bu komisyonun toplayacağı Türkün ruhundan doğan parçaları tekrar İzmir'e avdetimizde müştereken tetkik ve mütalaa etmek üzere İzmir'den Ödemiş'e hareket ettik. Ödemiş’te köylü ve şehirli sâz şairleriyle temas ettik...
İçinde yaşadığı tabîatten münbaisdir. Açık, berrâk hevâlar ona neşve; bulanık yağmurlu vakitler ise hüzün ve keder getirir ve o zaman bize “Bebek“ unvanlı türkü gibi yürek parçalayıcı ve mamafih sâf nevhalar terennüm eder. Köylü, şarkılarında ıstırâbâtını tasvîr ettiği zaman neden müteellim olduğunu kendi kendine sorar gibi bir taaccüb-i sâfiyâne izhâr eyler, hâlbuki geldiği zaman terennümünde açık ve geniş bir meserret-i nümâyândır. Bizim o güzel halk türkülerimizde acı düşüncelerin yeri yoktur
Kişisel anlamdaki müzikal derleme çalışmalarının yavaş yavaş başladığı XIX. yüzyıl sonu ve XX. yüzyıl başlarında, “Türkiye’de müzik folklorunun ehemmiyetinden, Türk halk şarkılarının modern Türk müziğine esas teşkil edeceğinden, binaenaleyh onların bir an evvel toplanması lüzumundan ilk bahseden, maruf Türk müzisyeni Giriftzen Asım’ın oğlu Stern Konservatuvarından (Berlin) mezun, sabık İstanbul Konservatuvarı direktörü ve müzik tarihi öğretmeni Musa Süreyya merhum olmuştur.
İlk derleme gezisinin başarısız olarak değerlendirilmesi ve anket çalışmalarından istenilen neticenin alınamamış olması nedeniyle fonograf cihazı ile birlikte Anadolu’da derleme faaliyetlerinin devam etmesine karar verildi...